Giriş yap
En son konular
Kimler hatta?
Toplam 7 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 7 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 288 kişi Ptsi Ekim 14, 2024 5:18 pm tarihinde online oldu.
REKLAM ALANI
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Istatistikler
Toplam 11 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: Baharx
Kullanıcılarımız toplam 1431 mesaj attılar bunda 1311 konu
Ruh Sağlığı
Ruh Sağlığı
“RUH SAĞLIĞI”
Günlük hayatta sık kullanılan bir terim olan ruh sağlığı şöyle tanımlanabilir. Ruh sağlığı kişinin hayata uyumunda başarılı olması kendisini ve çevresini gerçekçi olarak değerlendirebilmesi, yaşama isteği duyması, isteklerini topluma ters düşmeyecek şekilde yerine getirebilmesi durumudur. Yani ruh sağlığı, kişinin, kendisi ve çevresiyle dengeli ve uyumlu bir ilişki sürdürmesi halidir. Düşünce, duygu ve davranışlarda sürekli ya da geçici olarak tutarsızlık ve uyumsuzluk gösteren kişilerde ruhsal bozukluklardan söz edilebilir. İnsanın ruh sağlığını zorlayan birçok etken bulunur. Zor yaşam koşullarında, hissedilen kötü hâl kendini hem ruhsal, hem de fiziksel belirtilerle gösterir. Arkadaşlık ilişkileri ihmal edilir, insan kendi bakımını yapmakta zorlanır, ilgi alanları ve uğraşılara son verilir, insanı yaşama çeken bütün nedenler ortadan kalkar. Ruh sağlığıaçısından ise tatilin anlamını çocuk ve ergenler için yetişkinler belirlemekte ve buradaki tutumlara ilişkin öneriler anne babaları ilgilendirmektedir. Çocukların yaz döneminde de ders konusunda zorlanmaları, onların bir dinlenme süresi geçirmeden yorgun bir şekilde okula başlamasına ve derslerle ilgili bıkkınlığa yol açabilmektedir. Bu nedenle ders çalışmaya ara verilmesi ve çocuğun okulu, öğretmenlerini ve arkadaşlarını özlemesi sağlanmalıdır.
Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklara verilecek destek eğitiminin ise farklı bir şekilde sunulması gerekmektedir. Okuma ve yazma ile ilgili zorluğu olan çocuk ve gençlere ders kitapları dışında, yaş dönemlerine uygun seçilecek resimli öykü ya da gençlik romanlarını okumayı özendirmek, yazma konusunda ise günlük tutma şeklinde yazma alışkanlığını desteklemek uygun olacaktır. Ayrıca ailenin olanakları ölçüsünde çocuğun yabancı dilini destekleyen yaz okulları bu amaçla seçilebilecek uygun desteklerdir. Ayrıca aileden ayrılma, bağımsız kalabilme, yaşıt gruplarına katılma gibi zorlukların üstesinden gelmede de önemli yararları olabilecektir.
Yaz dönemi çocukların gelişimlerindeki adımları kolaylaştırmak için de kullanılabilir. Tuvalet eğitimi, odanın ayrılması, kendi başına yemek yeme gibi gelişimsel beceri kazandırma girişimlerini bebek ve çocuklar bu dönemde daha kolay kabullenmektedirler.
Çocuk ve ergen psikiyatrisi bölümlerinden tedavileri sürdürülen çocuklar için de eğer şartlar uygunsa ve hekim ile işbirliği yaparak yaz döneminin tatil olarak geçirilmesi ve uygulanan ilaç tedavilerine ara verilmesi uygun olacaktır. Dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik nedeniyle Riyalin ya da Tofranil gibi ilaç tedavisi sürdürülen çocuk ve gençlerden yaz döneminde ders başarısı beklenmeyeceğinden genel olarak ilaç tatili verilmektedir.
İçinde bulundukları gelişim dönemine ve fizik güçlerine göre özellikle kırsal bölgelerimizde yaşayan çocuk ve gençlerin tatil dönemlerinde anne babalarına işlerinde yardımcı olduklarını biliyoruz. Aileye ekonomik açıdan katkıda bulunmak ya da kendi harçlığını kazanmanın çocuk ve ergenin kendine güveni ve benlik saygısında olumlu etkileri olduğunu biliyoruz. Ancak bu ekonomik katkının çocuk ve ergenin gücü göz önünde bulundurularak planlanmasının önemi açıktır.
Tatillerin aile içi ilişkileri yakınlaştırma ve birlikte geçirilen zamanı artırma yönünden de önemli olduğunu biliyoruz. Özellikle çalışan anne ve babaların izin dönemlerini çocuklarının tatil döneminde kullanması sınırlı aile içi etkileşimi artıracaktır. Aile üyelerinin hep birlikte geçireceği bu tatil dönemlerinin iletişim, çocuklarına model olma, onları tanıma ve gelişimlerini görebilme açısından da yararları olacaktır
“RUH SAĞLIĞI HASTANELERİ YETERSİZ”
Türkiye’de ruhsal hastalıkların sıklığına ilişkin yapılmış kapsamlı yeni bir çalışma olmadığını belirten Giray alp, “Mevcut çalışmalara göre en sık görülen ruhsal hastalıklar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de depresyon ve anksiyete bozukluklarıdır. Türkiye’de 15- 55 yaş arasındaki en yaygın hastalıklar içinde depresyon ve anksiyete bozuklukları ilk beşte yer almaktadır” dedi.
Giray alp, Türkiye’deki ruh sağlığı hastanelerinin, yatak sayısı, teknik ve altyapı olanakları açısından Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında yetersiz olduğunu söyledi. Bu alanda çalışan psikiyatri uzmanı ve diğer sağlık personeli sayısının da ülke nüfusuna oranla oldukça az olduğunu savunan Giray alp, “Türkiye’de yüz bin kişiye düşen ruh sağlığı hekimi sayısı 1,6 dır. Bu sayı 3,6 olan dünya ortalamasının yarısı, Avrupa ortalamasının 6’da biri düzeyindedir. Çocuk ruh hekimlerinin oranıysa çok daha düşük” diye konuştu.
Giray alp, hastanelerin zaman bakım kurumları şeklinde kullanıldığını öne sürerek, “Kronik hasta gruplarının takibinde belirli merkezlerin olmaması, tedavi ve sonrası tüm bakım ve izlemlerin hastanelerin bünyesinde yapılıyor olması, hem maliyet hem de hizmet anlamında ciddi sıkıntılar doğurmaktadır” dedi.
“İNTİHAR GİRİŞİMİ ORANI YÜZDE 15”
Depresyonda, yaşam boyu intihar girişimi oranının yüzde 15 olduğunu belirten Giray alp, kadınlarda intihar girişiminin, erkeklerde ise ölümle sonuçlanan intihar girişimlerinin daha fazla olduğunu bildirdi. Giray alp, depresyonda en korkulan komplikasyonun “intihar” olduğunu ifade ederek, “Yoğun ruhsal sıkıntı içinde olan hastalar hayatı yaşamaya değer bulmayabilir, intiharı tek kurtuluş yolu olarak görebilirler” diye konuştu.
İntihar düşüncesi olan hastaların, genellikle kullandıkları ilaçları yüksek dozda alarak intihar girişiminde bulunduklarını belirten Giray alp, intihar riski olan, geçmişinde yüksek dozda ilaç alarak intihar girişimi öyküsü olanlarda, yüksek dozda alındığında öldürücü olabilecek anti depresyon ilaçların kullanılmaması gerektiğini kaydetti.
”KADINLARDA, ERKEKLERE GÖRE DAHA YAYGIN”
Giray alp, Türkiye’de yapılan psikiyatri çalışmalarına göre, tüm ruhsal bozuklukların, genellikle kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğunu, yaşla birlikte ruhsal sorun ve bozuklukların yaygınlığının arttığını ve evli kadınlarda evli erkeklere göre daha yaygın görüldüğünü söyledi.
Genel olarak ruhsal bozukluk yaygınlığının kırsal kesimden kente doğru artış gösterdiğini belirten Giray alp, ”Düşük sosyoekonomik kesimlerde ve öğrenim görmemiş kişilerde daha sık olduğu tespit edilmiştir” dedi.
Giray alp, ruhsal hastalıkların önemli kısmının tedavi edilebildiğinin altını çizerek, hastaların toplum tarafından dışlanmalarının ve damgalanmalarının, ruh sağlığı sorunu olanların tedavi başvurusundan kaçınmasına yol açtığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) araştırmasına göre, 2020′de, gelişmekte olan toplumlarda ve özellikle kadınlarda depresyonun sık karşılaşılan bir ruh hastalığı olacağını ifade eden Giray alp, ”Aynı araştırmaya göre, birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran yaklaşık her dört kişiden birinin başvuru nedeni ruhsal sorunlardır” diye konuştu.
”TÜRKİYE’DE RUH SAĞLIĞI YASASI YOK”
Dünyada az gelişmiş birçok ülkede ”Ruh Sağlığı Yasası” olduğunu belirten Giray alp, Türkiye’de bu konuda bir yasanın olmadığını bildirdi.
Giray alp, tedavi hizmetlerinin nitelik ve yaygınlığının artırılması, bu alandaki hizmetlere kolay erişilebilmesi, ruh sağlığına bakışın değiştirilmesi ve ruhsal sorunu olanların dışlanmasının önlenmesi için ”Ruh Sağlığı Yasası”nın en kısa zamanda çıkması gerektiğini sözlerine ekledi.
Ruhsal bakımdan sağlıklı bir insanda aranması gereken özellikler şunlardır:1-Kişinin kendi kendisiyle uyumlu olması, kaygı, kuruntu ve kuşkulardan uzak olmasına bağlıdır. 2-Kişi, içinde yaşadığı çevrede ilişkiler kurabilmeli ve bunları sürdürebilmelidir. 3-Kişi, kendine güvenmelidir. 4-. Çalışma ve başarılarından tat alabilmelidir. 5-Kişinin geleceğe dönük hedefleri olmalı, bunlara ulaşmak için gerçekçi yolda çaba gösterebilmeli sıkıntılara göğüs gerebilmelidir. 6-Kişinin, güçlükler karşısında başvuracağı bir yedek gücü bulunmalıdır. 7-Kişi, başkalarından bağımsız olarak girişimlerde bulunabilmelidir. 8-Kişinin yaşadığı çevre ve toplumla ters düşmeyen inanç ve değerleri olmalıdır. 9-Ruhsal açıdan sağlıklı bir kişi, mesleği dışında eğlendirici, dinlendirici ve kişiliğini geliştirici uğraşlar edinmelidir. 10-Ruh sağlığı da beden sağlığı gibi bozulabilir. Ruh sağlığını bozan faktörlerin göz önüne alınması gereklidir.
Günlük hayatta sık kullanılan bir terim olan ruh sağlığı şöyle tanımlanabilir. Ruh sağlığı kişinin hayata uyumunda başarılı olması kendisini ve çevresini gerçekçi olarak değerlendirebilmesi, yaşama isteği duyması, isteklerini topluma ters düşmeyecek şekilde yerine getirebilmesi durumudur. Yani ruh sağlığı, kişinin, kendisi ve çevresiyle dengeli ve uyumlu bir ilişki sürdürmesi halidir. Düşünce, duygu ve davranışlarda sürekli ya da geçici olarak tutarsızlık ve uyumsuzluk gösteren kişilerde ruhsal bozukluklardan söz edilebilir. İnsanın ruh sağlığını zorlayan birçok etken bulunur. Zor yaşam koşullarında, hissedilen kötü hâl kendini hem ruhsal, hem de fiziksel belirtilerle gösterir. Arkadaşlık ilişkileri ihmal edilir, insan kendi bakımını yapmakta zorlanır, ilgi alanları ve uğraşılara son verilir, insanı yaşama çeken bütün nedenler ortadan kalkar. Ruh sağlığıaçısından ise tatilin anlamını çocuk ve ergenler için yetişkinler belirlemekte ve buradaki tutumlara ilişkin öneriler anne babaları ilgilendirmektedir. Çocukların yaz döneminde de ders konusunda zorlanmaları, onların bir dinlenme süresi geçirmeden yorgun bir şekilde okula başlamasına ve derslerle ilgili bıkkınlığa yol açabilmektedir. Bu nedenle ders çalışmaya ara verilmesi ve çocuğun okulu, öğretmenlerini ve arkadaşlarını özlemesi sağlanmalıdır.
Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklara verilecek destek eğitiminin ise farklı bir şekilde sunulması gerekmektedir. Okuma ve yazma ile ilgili zorluğu olan çocuk ve gençlere ders kitapları dışında, yaş dönemlerine uygun seçilecek resimli öykü ya da gençlik romanlarını okumayı özendirmek, yazma konusunda ise günlük tutma şeklinde yazma alışkanlığını desteklemek uygun olacaktır. Ayrıca ailenin olanakları ölçüsünde çocuğun yabancı dilini destekleyen yaz okulları bu amaçla seçilebilecek uygun desteklerdir. Ayrıca aileden ayrılma, bağımsız kalabilme, yaşıt gruplarına katılma gibi zorlukların üstesinden gelmede de önemli yararları olabilecektir.
Yaz dönemi çocukların gelişimlerindeki adımları kolaylaştırmak için de kullanılabilir. Tuvalet eğitimi, odanın ayrılması, kendi başına yemek yeme gibi gelişimsel beceri kazandırma girişimlerini bebek ve çocuklar bu dönemde daha kolay kabullenmektedirler.
Çocuk ve ergen psikiyatrisi bölümlerinden tedavileri sürdürülen çocuklar için de eğer şartlar uygunsa ve hekim ile işbirliği yaparak yaz döneminin tatil olarak geçirilmesi ve uygulanan ilaç tedavilerine ara verilmesi uygun olacaktır. Dikkat eksikliği ve aşırı hareketlilik nedeniyle Riyalin ya da Tofranil gibi ilaç tedavisi sürdürülen çocuk ve gençlerden yaz döneminde ders başarısı beklenmeyeceğinden genel olarak ilaç tatili verilmektedir.
İçinde bulundukları gelişim dönemine ve fizik güçlerine göre özellikle kırsal bölgelerimizde yaşayan çocuk ve gençlerin tatil dönemlerinde anne babalarına işlerinde yardımcı olduklarını biliyoruz. Aileye ekonomik açıdan katkıda bulunmak ya da kendi harçlığını kazanmanın çocuk ve ergenin kendine güveni ve benlik saygısında olumlu etkileri olduğunu biliyoruz. Ancak bu ekonomik katkının çocuk ve ergenin gücü göz önünde bulundurularak planlanmasının önemi açıktır.
Tatillerin aile içi ilişkileri yakınlaştırma ve birlikte geçirilen zamanı artırma yönünden de önemli olduğunu biliyoruz. Özellikle çalışan anne ve babaların izin dönemlerini çocuklarının tatil döneminde kullanması sınırlı aile içi etkileşimi artıracaktır. Aile üyelerinin hep birlikte geçireceği bu tatil dönemlerinin iletişim, çocuklarına model olma, onları tanıma ve gelişimlerini görebilme açısından da yararları olacaktır
“RUH SAĞLIĞI HASTANELERİ YETERSİZ”
Türkiye’de ruhsal hastalıkların sıklığına ilişkin yapılmış kapsamlı yeni bir çalışma olmadığını belirten Giray alp, “Mevcut çalışmalara göre en sık görülen ruhsal hastalıklar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de depresyon ve anksiyete bozukluklarıdır. Türkiye’de 15- 55 yaş arasındaki en yaygın hastalıklar içinde depresyon ve anksiyete bozuklukları ilk beşte yer almaktadır” dedi.
Giray alp, Türkiye’deki ruh sağlığı hastanelerinin, yatak sayısı, teknik ve altyapı olanakları açısından Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında yetersiz olduğunu söyledi. Bu alanda çalışan psikiyatri uzmanı ve diğer sağlık personeli sayısının da ülke nüfusuna oranla oldukça az olduğunu savunan Giray alp, “Türkiye’de yüz bin kişiye düşen ruh sağlığı hekimi sayısı 1,6 dır. Bu sayı 3,6 olan dünya ortalamasının yarısı, Avrupa ortalamasının 6’da biri düzeyindedir. Çocuk ruh hekimlerinin oranıysa çok daha düşük” diye konuştu.
Giray alp, hastanelerin zaman bakım kurumları şeklinde kullanıldığını öne sürerek, “Kronik hasta gruplarının takibinde belirli merkezlerin olmaması, tedavi ve sonrası tüm bakım ve izlemlerin hastanelerin bünyesinde yapılıyor olması, hem maliyet hem de hizmet anlamında ciddi sıkıntılar doğurmaktadır” dedi.
“İNTİHAR GİRİŞİMİ ORANI YÜZDE 15”
Depresyonda, yaşam boyu intihar girişimi oranının yüzde 15 olduğunu belirten Giray alp, kadınlarda intihar girişiminin, erkeklerde ise ölümle sonuçlanan intihar girişimlerinin daha fazla olduğunu bildirdi. Giray alp, depresyonda en korkulan komplikasyonun “intihar” olduğunu ifade ederek, “Yoğun ruhsal sıkıntı içinde olan hastalar hayatı yaşamaya değer bulmayabilir, intiharı tek kurtuluş yolu olarak görebilirler” diye konuştu.
İntihar düşüncesi olan hastaların, genellikle kullandıkları ilaçları yüksek dozda alarak intihar girişiminde bulunduklarını belirten Giray alp, intihar riski olan, geçmişinde yüksek dozda ilaç alarak intihar girişimi öyküsü olanlarda, yüksek dozda alındığında öldürücü olabilecek anti depresyon ilaçların kullanılmaması gerektiğini kaydetti.
”KADINLARDA, ERKEKLERE GÖRE DAHA YAYGIN”
Giray alp, Türkiye’de yapılan psikiyatri çalışmalarına göre, tüm ruhsal bozuklukların, genellikle kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olduğunu, yaşla birlikte ruhsal sorun ve bozuklukların yaygınlığının arttığını ve evli kadınlarda evli erkeklere göre daha yaygın görüldüğünü söyledi.
Genel olarak ruhsal bozukluk yaygınlığının kırsal kesimden kente doğru artış gösterdiğini belirten Giray alp, ”Düşük sosyoekonomik kesimlerde ve öğrenim görmemiş kişilerde daha sık olduğu tespit edilmiştir” dedi.
Giray alp, ruhsal hastalıkların önemli kısmının tedavi edilebildiğinin altını çizerek, hastaların toplum tarafından dışlanmalarının ve damgalanmalarının, ruh sağlığı sorunu olanların tedavi başvurusundan kaçınmasına yol açtığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) araştırmasına göre, 2020′de, gelişmekte olan toplumlarda ve özellikle kadınlarda depresyonun sık karşılaşılan bir ruh hastalığı olacağını ifade eden Giray alp, ”Aynı araştırmaya göre, birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran yaklaşık her dört kişiden birinin başvuru nedeni ruhsal sorunlardır” diye konuştu.
”TÜRKİYE’DE RUH SAĞLIĞI YASASI YOK”
Dünyada az gelişmiş birçok ülkede ”Ruh Sağlığı Yasası” olduğunu belirten Giray alp, Türkiye’de bu konuda bir yasanın olmadığını bildirdi.
Giray alp, tedavi hizmetlerinin nitelik ve yaygınlığının artırılması, bu alandaki hizmetlere kolay erişilebilmesi, ruh sağlığına bakışın değiştirilmesi ve ruhsal sorunu olanların dışlanmasının önlenmesi için ”Ruh Sağlığı Yasası”nın en kısa zamanda çıkması gerektiğini sözlerine ekledi.
Ruhsal bakımdan sağlıklı bir insanda aranması gereken özellikler şunlardır:1-Kişinin kendi kendisiyle uyumlu olması, kaygı, kuruntu ve kuşkulardan uzak olmasına bağlıdır. 2-Kişi, içinde yaşadığı çevrede ilişkiler kurabilmeli ve bunları sürdürebilmelidir. 3-Kişi, kendine güvenmelidir. 4-. Çalışma ve başarılarından tat alabilmelidir. 5-Kişinin geleceğe dönük hedefleri olmalı, bunlara ulaşmak için gerçekçi yolda çaba gösterebilmeli sıkıntılara göğüs gerebilmelidir. 6-Kişinin, güçlükler karşısında başvuracağı bir yedek gücü bulunmalıdır. 7-Kişi, başkalarından bağımsız olarak girişimlerde bulunabilmelidir. 8-Kişinin yaşadığı çevre ve toplumla ters düşmeyen inanç ve değerleri olmalıdır. 9-Ruhsal açıdan sağlıklı bir kişi, mesleği dışında eğlendirici, dinlendirici ve kişiliğini geliştirici uğraşlar edinmelidir. 10-Ruh sağlığı da beden sağlığı gibi bozulabilir. Ruh sağlığını bozan faktörlerin göz önüne alınması gereklidir.
ömeraygün- DOST
-
Mesaj Sayısı : 103
Yaş : 31
ŞEHİR : Bursa
HOBİLER : Kalecilik
Kayıt tarihi : 13/03/09
Similar topics
» ANA SAĞLIĞI
» AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
» RUH SAĞLIĞI NEDİR
» ÇOCUK SAĞLIĞI
» Hamilelikte Ağız ve Diş Sağlığı
» AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
» RUH SAĞLIĞI NEDİR
» ÇOCUK SAĞLIĞI
» Hamilelikte Ağız ve Diş Sağlığı
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:39 am tarafından GNCTRK
» Başlat > Çalıştır' da çalıştırabileceğiniz programların listesi
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:37 am tarafından GNCTRK
» CEP TELEFONU VE GİZLİ KODLAR
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:36 am tarafından GNCTRK
» CEP TELEFONLARINDA ATERİ OYUNLARI OYNAMAK !
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:35 am tarafından GNCTRK
» AKRABALARINIZI BULUN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:34 am tarafından GNCTRK
» TCP İP KOMUTLARI
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:32 am tarafından GNCTRK
» IE HATA VERİNCE TÜM PENCERELER KAPANMASIN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:30 am tarafından GNCTRK
» RESİMLERE YAZI YAZIN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:28 am tarafından GNCTRK
» CDRW'LAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:27 am tarafından GNCTRK
» BELLEKTE SAKLANAN DLL'LERİN SİLİNMESİ
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:25 am tarafından GNCTRK
» KISAYOLLARDAKİ OK'LARI KALDIRMAK
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:24 am tarafından GNCTRK
» GÜVENLİK KAMERALARI İLE ÜLKELERİ GEZİN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:23 am tarafından GNCTRK
» ONLINE FOOTBALL MANAGER 2009
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:22 am tarafından GNCTRK
» KLAYVEDE OLMAYAN KARAKTERLER
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:20 am tarafından GNCTRK
» Borland C/C++ 5.5 Derleyicisi Kurulumu
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:05 am tarafından GNCTRK
» Varlık Felsefesi
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:33 am tarafından GNCTRK
» SİYASET FELSEFESİ
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:32 am tarafından GNCTRK
» AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:30 am tarafından GNCTRK
» Entüisyonizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:29 am tarafından GNCTRK
» Fatalizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:28 am tarafından GNCTRK
» Feminizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:27 am tarafından GNCTRK
» İdealizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:26 am tarafından GNCTRK
» Postmodernizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:25 am tarafından GNCTRK
» Pozitivizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:23 am tarafından GNCTRK
» Pragmatizm (Uygulayıcılık) / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:22 am tarafından GNCTRK