Giriş yap
En son konular
Kimler hatta?
Toplam 21 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 21 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 288 kişi Ptsi Ekim 14, 2024 5:18 pm tarihinde online oldu.
REKLAM ALANI
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Istatistikler
Toplam 11 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: Baharx
Kullanıcılarımız toplam 1431 mesaj attılar bunda 1311 konu
YÖNETİCİNİZ ALİ GENÇTÜRK'TEN MEHMET AKİF ERSOY'A MEKTUP
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
YÖNETİCİNİZ ALİ GENÇTÜRK'TEN MEHMET AKİF ERSOY'A MEKTUP
M.AKİF’E MEKTUP
Yıl 1873. İstanbul’da, Fatih’in Sarı güzel semtinin Nasuh mahallesindeki 12 numaralı evde sade ve orta halli ama bir inanç ikliminin bütün olgunluğu ve güzelliği ile yaşandığı bir ailenin yıllar sonra Türkiye’ye mal olacak, ahlaklı bir bireyi olarak dünyaya geldin. Ama ne yazık ki ölümünden sonra büyük bir yangınla harap olan bu semtin ortasından bugün Vatan Caddesi geçmektedir. Ne yazık ki diyorum. Çünkü tarihteki bir çok önemli şahsın olduğu gibi senin de doğduğun evin müze halini ziyaret ederek bundan haz duymayı çok isterdim.
Farkındayım. Bu yazım belki sana yazdığım bir mektuba değil de daha çok bir biyografiye benzeyecek. Ama elimden bir şey gelmez. Senin gibi bir edebi şahsiyete mektup yazmaya benim kalemimin gücü yetmez. Ama ben imrenilecek şahsiyetinize Türk gençliği olarak duyduğumuz şükran borcuna tercüman olmak amacıyla yazıma devam edeceğim
Eğitimine başladığında daha dört yaşındaydın. Yaşıtların evde masal dinlerken, sen Fatih Muvakkithanesi’nin yanındaki İptidai mektepte eğitim görüyordun. Yine, yaşıtların kapalı çarşıdan gelen anne-babalarından oyuncak beklerken, sen altı yaşına girdin ve Emir Buharı Mektep-i İptidaisine gitmek için medresede hocalık yapan babanın gelmesini bekledin. Aynı anda hem Maarif Nezareti’ne bağlı olan bu okula giderken, hem de babandan Arapça dersleri alıyordun.
Eğitim hayatında gittiğin her okuldan birinciliklerle ayrıldın. Üstelik Sarı güzel’deki eviniz yanmıştı ve Baban Tahir Efendi vefat etmişti. Sen ibret alınacak, imrenilecek azminle çalışkan türk gençliğine hala örnek oluyorsun.
Sen, milletimizin kurtuluşunda çok büyük bir yere sahip oldun. Mayıs 1920’de memleketin bütün kaleleri zapt edilmişken kurtuluş hareketlerine katılmıştın. Düşman devletlerin ayaklandırdığı halkımızın bütün isyanlarının durdurulmasına katkıda bulundun. 19 Ekim 1920 tarihinde Kastamonu’daydın. Nasrullah Camii’nde verdiğin vaazda devletin düştüğü kötü durumu, Sevr Antlaşması’nı kabul etmenin Türk milletini esarete mahkum edeceğini anlattığında halk o kadar etkilendi ki, büyük bir şevk ile Milli Mücadeleye katıldılar. Savaş bitmişti. Artık Türk milleti esaretten kurtulmuştu. Ama yetmezdi. Bu milletin hürriyetini belirtecek bir sembole, marşa ihtiyacı vardı. Mecliste açılan yarışmaya katılan onlarca şiirin hiçbiri beğenilmedi. Bu sıralarda sana bir mektup geldi. Hamdullah Suphi’dendi. Senin bir şiir yazmanı istiyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse o dönemde İstiklal Marşımızı yazacak tek değilse de en ideal insandın. Bunu sadece dönemin en iyi şairlerinden biri olduğun için söylemiyorum. Şiiri toplum için ve bir dava adına yazan, ama şiiri şiir yapan özelliklerden kaçınmayan, Türkçenin bütün imkanlarını ustalıkla kullanan, çağının tanığı ve vicdanı olan bir şairden daha iyi kim yazabilirdi ki böyle bir şiiri?
Tarihler 12 Mart 1921’i gösterdiğinde İstiklal Marşı, bütün milletvekillerinin oyları ile birinci seçildi ve Milli Marş olarak kabul edildi. Mecliste bir şölen havası vardı. Sana 500 lira para ödülü verilecekti. Bu, o dönem için çok değerli bir miktardı. Ama sen evinde neredeyse hiçbir eşya bulunmamasına rağmen, sedirde oturup günde iki öğün soğan ekmek yerken, bu ödülün tamamını orduya bağışladın. O anda az önce şölen havasının estiği meclis salonundakiler susmuş; kimisi ağlıyor, kimisi de sevinsem mi, ağlasam mı diye karar vermeye çalışıyordu.
Her zaman halkın diliyle konuştun. Açık yazdın. Çünkü bir halk adamıydın. Bulunduğun öğütlerle gelecek nesillere ışık tuttun.
Ben Türk gençliği adına senin gösterdiğin yoldan ilerleyeceğimize and içiyor ve seni bir kez daha rahmetle anıyorum.
Yıl 1873. İstanbul’da, Fatih’in Sarı güzel semtinin Nasuh mahallesindeki 12 numaralı evde sade ve orta halli ama bir inanç ikliminin bütün olgunluğu ve güzelliği ile yaşandığı bir ailenin yıllar sonra Türkiye’ye mal olacak, ahlaklı bir bireyi olarak dünyaya geldin. Ama ne yazık ki ölümünden sonra büyük bir yangınla harap olan bu semtin ortasından bugün Vatan Caddesi geçmektedir. Ne yazık ki diyorum. Çünkü tarihteki bir çok önemli şahsın olduğu gibi senin de doğduğun evin müze halini ziyaret ederek bundan haz duymayı çok isterdim.
Farkındayım. Bu yazım belki sana yazdığım bir mektuba değil de daha çok bir biyografiye benzeyecek. Ama elimden bir şey gelmez. Senin gibi bir edebi şahsiyete mektup yazmaya benim kalemimin gücü yetmez. Ama ben imrenilecek şahsiyetinize Türk gençliği olarak duyduğumuz şükran borcuna tercüman olmak amacıyla yazıma devam edeceğim
Eğitimine başladığında daha dört yaşındaydın. Yaşıtların evde masal dinlerken, sen Fatih Muvakkithanesi’nin yanındaki İptidai mektepte eğitim görüyordun. Yine, yaşıtların kapalı çarşıdan gelen anne-babalarından oyuncak beklerken, sen altı yaşına girdin ve Emir Buharı Mektep-i İptidaisine gitmek için medresede hocalık yapan babanın gelmesini bekledin. Aynı anda hem Maarif Nezareti’ne bağlı olan bu okula giderken, hem de babandan Arapça dersleri alıyordun.
Eğitim hayatında gittiğin her okuldan birinciliklerle ayrıldın. Üstelik Sarı güzel’deki eviniz yanmıştı ve Baban Tahir Efendi vefat etmişti. Sen ibret alınacak, imrenilecek azminle çalışkan türk gençliğine hala örnek oluyorsun.
Sen, milletimizin kurtuluşunda çok büyük bir yere sahip oldun. Mayıs 1920’de memleketin bütün kaleleri zapt edilmişken kurtuluş hareketlerine katılmıştın. Düşman devletlerin ayaklandırdığı halkımızın bütün isyanlarının durdurulmasına katkıda bulundun. 19 Ekim 1920 tarihinde Kastamonu’daydın. Nasrullah Camii’nde verdiğin vaazda devletin düştüğü kötü durumu, Sevr Antlaşması’nı kabul etmenin Türk milletini esarete mahkum edeceğini anlattığında halk o kadar etkilendi ki, büyük bir şevk ile Milli Mücadeleye katıldılar. Savaş bitmişti. Artık Türk milleti esaretten kurtulmuştu. Ama yetmezdi. Bu milletin hürriyetini belirtecek bir sembole, marşa ihtiyacı vardı. Mecliste açılan yarışmaya katılan onlarca şiirin hiçbiri beğenilmedi. Bu sıralarda sana bir mektup geldi. Hamdullah Suphi’dendi. Senin bir şiir yazmanı istiyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse o dönemde İstiklal Marşımızı yazacak tek değilse de en ideal insandın. Bunu sadece dönemin en iyi şairlerinden biri olduğun için söylemiyorum. Şiiri toplum için ve bir dava adına yazan, ama şiiri şiir yapan özelliklerden kaçınmayan, Türkçenin bütün imkanlarını ustalıkla kullanan, çağının tanığı ve vicdanı olan bir şairden daha iyi kim yazabilirdi ki böyle bir şiiri?
Tarihler 12 Mart 1921’i gösterdiğinde İstiklal Marşı, bütün milletvekillerinin oyları ile birinci seçildi ve Milli Marş olarak kabul edildi. Mecliste bir şölen havası vardı. Sana 500 lira para ödülü verilecekti. Bu, o dönem için çok değerli bir miktardı. Ama sen evinde neredeyse hiçbir eşya bulunmamasına rağmen, sedirde oturup günde iki öğün soğan ekmek yerken, bu ödülün tamamını orduya bağışladın. O anda az önce şölen havasının estiği meclis salonundakiler susmuş; kimisi ağlıyor, kimisi de sevinsem mi, ağlasam mı diye karar vermeye çalışıyordu.
Her zaman halkın diliyle konuştun. Açık yazdın. Çünkü bir halk adamıydın. Bulunduğun öğütlerle gelecek nesillere ışık tuttun.
Alınız, ilmini Garb’ın, alınız sanatını
Veriniz, hem de mesainize son sür-atini
Çünkü Kabil değil artık yaşamak bunlarsız;
Çünkü milliyeti yok sanatın, ilmin; yalnız,
İyi hatırda tutun ettiğim ihtarı demin.
“2. Safahat” ından seçtiğim bu mısraların çok iyi ifade ediyor ki hala gençliğe ışık tutuyor, yol gösteriyorsun.Veriniz, hem de mesainize son sür-atini
Çünkü Kabil değil artık yaşamak bunlarsız;
Çünkü milliyeti yok sanatın, ilmin; yalnız,
İyi hatırda tutun ettiğim ihtarı demin.
Ben Türk gençliği adına senin gösterdiğin yoldan ilerleyeceğimize and içiyor ve seni bir kez daha rahmetle anıyorum.
Geri: YÖNETİCİNİZ ALİ GENÇTÜRK'TEN MEHMET AKİF ERSOY'A MEKTUP
adam yazmıs be hll be admın
ömeraygün- DOST
-
Mesaj Sayısı : 103
Yaş : 31
ŞEHİR : Bursa
HOBİLER : Kalecilik
Kayıt tarihi : 13/03/09
Similar topics
» MEHMET AKİF ERSOY UN HAYATI
» MEHMET AKİF ERSOY UN ŞİİRLERİ
» sevgiliye mektup
» sevgiliye gonderılemeyen mektup
» Çelebi Mehmet
» MEHMET AKİF ERSOY UN ŞİİRLERİ
» sevgiliye mektup
» sevgiliye gonderılemeyen mektup
» Çelebi Mehmet
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:39 am tarafından GNCTRK
» Başlat > Çalıştır' da çalıştırabileceğiniz programların listesi
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:37 am tarafından GNCTRK
» CEP TELEFONU VE GİZLİ KODLAR
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:36 am tarafından GNCTRK
» CEP TELEFONLARINDA ATERİ OYUNLARI OYNAMAK !
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:35 am tarafından GNCTRK
» AKRABALARINIZI BULUN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:34 am tarafından GNCTRK
» TCP İP KOMUTLARI
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:32 am tarafından GNCTRK
» IE HATA VERİNCE TÜM PENCERELER KAPANMASIN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:30 am tarafından GNCTRK
» RESİMLERE YAZI YAZIN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:28 am tarafından GNCTRK
» CDRW'LAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:27 am tarafından GNCTRK
» BELLEKTE SAKLANAN DLL'LERİN SİLİNMESİ
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:25 am tarafından GNCTRK
» KISAYOLLARDAKİ OK'LARI KALDIRMAK
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:24 am tarafından GNCTRK
» GÜVENLİK KAMERALARI İLE ÜLKELERİ GEZİN
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:23 am tarafından GNCTRK
» ONLINE FOOTBALL MANAGER 2009
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:22 am tarafından GNCTRK
» KLAYVEDE OLMAYAN KARAKTERLER
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:20 am tarafından GNCTRK
» Borland C/C++ 5.5 Derleyicisi Kurulumu
Çarş. Mayıs 20, 2009 11:05 am tarafından GNCTRK
» Varlık Felsefesi
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:33 am tarafından GNCTRK
» SİYASET FELSEFESİ
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:32 am tarafından GNCTRK
» AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:30 am tarafından GNCTRK
» Entüisyonizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:29 am tarafından GNCTRK
» Fatalizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:28 am tarafından GNCTRK
» Feminizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:27 am tarafından GNCTRK
» İdealizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:26 am tarafından GNCTRK
» Postmodernizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:25 am tarafından GNCTRK
» Pozitivizm / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:23 am tarafından GNCTRK
» Pragmatizm (Uygulayıcılık) / Felsefi Görüşler
Çarş. Mayıs 20, 2009 10:22 am tarafından GNCTRK